‘Arka Sokaklar’ın ‘Pınar’ı Pınar Aydın’ın yeni hayatı

2004 yılında ekranlara gelen ‘Akademi Türkiye’ müsabakasını üçüncü olarak tamamlayan Pınar Aydın, sesinin yanı sıra hoşluğuyla de isminden kelam ettirmişti. Merhum müzikçi Barış Akarsu’nun birinci olduğu programda ikinciliği ise Tolga Futacı elde etti.

“YARIŞMAYLA BAHTIM DEĞİŞTİ”

Hürriyet’ten Eda Solmaz’ın derlediği habere nazaran Pınar Aydın, bugün gülümseyerek hatırladığı o yarışa katılmasına annesinin vesile olduğunu şöyle anlattı:

“Bizim ailede ‘doktor, mühendis, avukat olacaksın’ üzere bir kural vardır. Benim üniversite tercihlerimi de annem yaptı ve istediğim bir kısım olmadığı halde hukuk okumaya başladım. Üniversite için Bursa’dan İstanbul’a gelmiştim ve artık okulun üçüncü sınıfındaydım. Merhum annem, müzikle ilgilendiğimi bildiğinden ‘Akademi Türkiye’nin müracaatlarını gösterdi. Ben de başvurdum ve kendimi yarışta buldum. Program başlayınca okulu bırakmak zorunda kaldım, zira kameralarla izlenen bir meskende kalıyorduk. O yarışla bahtım değişti.”

‘SEKSİ’ İMAJI YÜZÜNDEN KORKUYORDUM

Aydın, yarış sonrasında kendini hiç bilmediği bir dünyanın içinde bulduğunu söyleyerek, “Yarışma çok popülerdi ve her yere çağrılıyordum. Fakat ben sudan çıkmış balık üzereydim. Ne konuşacağımı dahi bilmiyordum. Bizi müsabakaya bağlayan kontratlarımız vardı ve program bittiğinde elim kolum bağlı üzereydi. Hiçbir yere hareket edemiyordum. Ünlü prodüktörlüklerden albüm teklifleri geliyordu, görüşmeye gitmeye çekiniyordum. Ektiklerim de oluyordu. Açıkçası ürkmüştüm. Piyasaya dair hiçbir şey bilmediğim için. Bir de imajım ‘seksi’ diye kalmıştı. Beni kullanacaklar kanısıyla daha da çok korkuyordum” dedi.

“O imaj bir strateji miydi?” sorusuna cevap veren eski oyuncu, “Yarışmada söylediğimiz müzikleri ve giydiğimiz kıyafetleri biz seçmiyorduk. Oradaki hiçbir şey bana ilişkin değildi. Ben yalnızca şarkıyı icra eden şahıstım. Yaşım da küçüktü. Hiçbir şey bilmediğim için ses çıkaramıyordum. O yüzden bir afallama süreci yaşadım. Mukavelelerle uğraşmak zorundaydım. Süresiz ve kölelik üzere bir kontrattı. O yüzden feshetme kararı almak kolay oldu. Akla hayale gelmeyecek unsurlar koymuşlardı” sözlerini kullandı.

Artık 40 yaşında olan Pınar Aydın, 2015 yılında bu yana Giresunspor Genel Müdürü Harun Ovalıoğlu’yla evli. Eşi ve oğulları Ayaz ve Uğur Berk’le üç yıldır Giresun’da yaşıyor.

Giresun’a yerleşme nedenini anlatan Aydın, ““Eşimin babası vefat edince buraya geldik. Hayatım büsbütün değişti. Burada huzurlu bir hayatım var. İstanbul’da boğuluyorum. Buradaki sakinliğe ve huzura çok alıştım. Küçük bir yer olduğu için kimse bir koşturma içerisinde değil. Köye çıkabiliyorsunuz, denize girebiliyorsunuz. Giresun’un tabiatı çok güzel” diye konuştu.

Pınar Aydın, komşularıyla tanışması hakkındaysa “Küçük bir yer olduğu için ‘Burada ne işin var’ dediler. Hâlâ beni gördüklerinde şaşırıyorlar. Tatile geldim zannediyorlar” diyor.

“ARKA SOKAKLAR’DAN AYRILDIĞIMA PİŞMANIM”

Pınar Aydın, bir periyot Art Sokaklar’da rol almış, İstek Baba’nın kızı Pınar’ı canlandırmıştı. Aydın, o diziden ayrıldığı için artık pişman olduğunu itiraf etti.

Oyuncu, “Ben aslında Erler Film’in diğer bir projesinde başrol olacaktım. Gülşen Bubikoğlu’nun rol aldığı eski bir sineması dizi olarak çekeceklerdi. Proje iptal olunca beni ‘Arka Sokaklar’a dahil ettiler. 2 yıl boyunca çalıştım. Sonra ayrılmak istedim. Bu kararı aldığıma da pişmanım. Neden bıraktım, bilmiyorum. 20’li yaşlarda çocukça davrandım sanırım. Gözükaraydım o vakit. Artık olsa daha mantıklı davranırdım” dedi.

‘Arka Sokaklar’dan sonra birkaç dizide daha rol alan, ‘Akasya Durağı’ndaki ‘Elif İpek’ karakteriyle de isminden kelam ettiren Pınar Aydın, 2 yılın sonunda her şeyi bırakıp yurt dışına taşınmıştı.

“TÜM PLANLARIM ÇOCUKLARIM ÜZERİNE”

Aydın, “Peki artık oyunculuğu ve müziği büsbütün bıraktınız mı, yoksa orta mı verdiniz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Ben de bilmiyorum. Ben ne planlasam hayat daima çok farklı gitti. Şu an hayatımı çocuklarım için yaşıyorum. Tüm planımı onlar oluşturuyor. Oyunculuk yapmam için İstanbul’da yaşamam lazım. Orada yaşamak istiyor muyum, bilmiyorum. Ufak oğlum Uğur Berk şimdi 1 yaşında, onu bırakamam. Eşimin de benim de anne ve babalarımız vefat etti. O denli çok yakınlarımız olmadığı için çocuklarıma kendim bakıyorum. Onları bırakıp bir şey yapma hayali de kuramıyorum.”