TBMM Başkanı Şentop: 15 Temmuz milletimizin varlık yokluk mücadelesidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iştirakiyle TBMM 15 Temmuz Şehitler Anıtı’nda, 15 Temmuz Demokrasi ve Ulusal Birlik Günü hasebiyle merasim düzenlendi. Merasimde, Erdoğan ve Şentop, bombanın düştüğü alana karanfil bıraktı. Hürmet duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının akabinde merasim, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dua edilmesiyle sürdü.

Mustafa Şentop, buradaki konuşmasında, Türkiye’ye yönelik en kirli ve yıkıcı tertiplerden birisi olarak tarihe geçen, milletin kararlılığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliğiyle mağlup edilen 15 Temmuz hain darbe ve işgal teşebbüsünün 5’inci yılının idrak edildiğini söyledi. Bu hain ve kanlı tertibin mağlup edilmesi için canlarını feda eden şehitlere Allah’tan rahmet, o gece yaralanan gazilere sıhhat ve güzel ömür dileyen Şentop, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en hain ataklardan biri olduğunu lisana getirdi.

Darbe teşebbüsündeki taarruzun direkt maksat aldığı, ulusal iradenin tecelligahı TBMM’de bulunduklarını hatırlatan Şentop, darbecilerin, 15 Temmuz gecesi, Meclis’i bombalayarak millet iradesini amaç aldıklarını gösterdiklerini tabir etti.

Meclis’e yönelik bombalı akının şaşırtan olmadığını, geçmişte de bütün darbelerin birinci amacının TBMM olduğunu anımsatan Şentop, “15 Temmuz darbe teşebbüsünün başkalarından farkı, Gazi Meclis’in direkt gaye alınması, milletten gasbedilmiş uçaklarla bu ulu yerin bombalanmış olmasıdır. Sergiledikleri bu vahşetle 15 Temmuz’u gerçekleştirenler, kendilerinden evvelki darbecilerden çok daha ileriye gitmişlerdir.” dedi.

Şentop, o periyotta TBMM Lideri olan İsmail Kahraman başta olmak üzere 15 Temmuz gecesi şanlı Meclis bombaların maksadı haline gelmişken Meclis’i terk etmeyen, kutsal bir emaneti savunma şuuruyla direnen, milletiyle birlikte ihanete geçit vermeyen, parti ayrımını bir tarafa bırakıp darbeye karşı duran her bir milletvekiline şükranlarını sundu.

O gece darbeci çeteye karşı yürekle ve dirayetle hareket eden, darbecilerin gasbettiği, milleti bombalayan uçak ve helikopterler için “Vur” buyruğu veren Başbakan Binali Yıldırım’ı hürmetle selamladığını belirten Şentop, “Şurası açıktır ki hem Meclis’te hem de vilayetlerinde o darbe teşebbüsüne karşı duran milletvekili arkadaşlarımız, Gazi Meclisin şanına ve mirasına ne kadar layık olduklarını göstermişlerdir.” diye konuştu.

Şentop, “Bugün burada, 5 yıl evvel yaşadığımız acı bir hadiseyi anmak, o gece yitirdiğimiz canların yasını tutmak için değil; bu hadisenin gerçek manasını ve gayesini bir kere daha söz etmek suretiyle misal tehlikeler karşısında müteyakkız olma görevimizi ifa etmek için bir ortaya gelmiş bulunuyoruz. Çünkü unutulan her ihanet, Türkiye’ye ve milletimize karşı suikast niteliğinde olan yeni atakların önünü açmakla muadildir.” tabirlerini kullandı.

Türk milletinin tarihinin, benzerine az rastlanılacak kahramanlıklarla, ulu cüret örnekleriyle dolu olduğunu belirten Şentop, “Şüphesiz ki bu ulu tarihle iftihar ediyor, aziz milletimizin tekrar büyük atılımlar zamanına girdiğini büyük bir memnuniyetle görmekten dolayı gurur duyuyoruz. Lakin maalesef tarihimizde çeşitli sebeplerle, en çok da siyasi ihtiraslarından dolayı millet ve vatan düşmanlarıyla iş birliği yapacak ölçüde alçalan hainler olduğunu da biliyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

“KAZANAN GÜÇLÜ VE BÜYÜK TÜRKİYE’DEN YANA OLAN ULUSAL VATAN EVLATLARI OLDU”

Bu hainliklere örnek olması bakımından, 182 yıl evvel cereyan eden bir hadiseyi anmayı yararlı bulduğunu söyleyen Şentop, şöyle konuştu:

“Osmanlı İmparatorluğu’nun ıslahat sürecinde en temel problemlerinden biri, devletin bir vilayeti olan fakat Kavalalı Mehmet Ali Paşa idaresinde fiilen bağımsızlığını ilan eden Mısır’dı. İhtilaf sıcak çatışmaya kadar varmış, 24 Haziran 1839’da gerçekleşen Nizip Savaşı’nda Osmanlı kara ordusu mağlup olmuştu. Bu savaş gerçekleştiğinde mevt döşeğinde olan Sultan İkinci Mahmud, yenilgi haberini alamadan vefat etmiş, yerine şimdi 17 yaşında olan oğlu Sultan Abdulmecid tahta çıkmıştı. Genç Padişah, biraz da zorlamayla Koca Hüsrev Paşa’yı sadrazam olarak tayin etti. Bu gelişme üzerine Koca Hüsrev Paşa’nın en büyük siyasi rakibi ve karşısı olan Kaptan-ı Derya Ahmet Fevzi Paşa, 14 Temmuz 1839’da buyruğu altındaki bütün Osmanlı Donanması’nı devletin savaş halinde olduğu Mehmet Ali Paşa’ya İskenderiye Limanı’nda teslim etti. Böylelikle Osmanlı İmparatorluğu 3 hafta içinde kara ordusunu, deneyimli sultanını ve bütün deniz gücünü kaybetmiş oluyordu. 1827’de yaşanan Navarin Baskını’ndan sonra sıfırdan kurulan Osmanlı Donanması, tek kurşun atılmadan düşmana teslim edilmişti. Bunun sorumlusu ise kendi beyanında söz ettiği üzere beşikten itibaren kursağında sürekli devletin lokması olmuş, devletin imkanlarıyla yetişmiş ve devletine en güç vakitte siyasi ihtirası sebebiyle ihanet etmiş olan Ahmet Fevzi Paşa’ydı. Bu örnek de gösteriyor ki Türkiye’nin dış düşmanları kimi vakit içeriden kimi hainleri kullanabilmişler; rezil ihtiraslarına kurban olmuş kimi zayıf seciyeliler de buna alet olmuşlar, siyasi maksatlarına ulaşmak için milletle ittifak yapmak yerine birtakım yabancı devletlerin planlarına dahil olmayı isteyecek kadar alçalabilmişlerdir. Lakin kesin sonuç değişmemiş, kazanan ebediyen istiklalden, güçlü ve büyük Türkiye’den yana olan ulusal vatan evlatları olmuştur. 15 Temmuz darbe teşebbüsüne karşı sergilenen direniş ve sonuç, tam da bunun ispatıdır.”

Türkiye’deki askeri darbeleri, ikbal ve iktidar arayışındaki bir küme maceracının ve çetecinin teşebbüsü saymanın eksik kalacağını vurgulayan Şentop, “Ülkemizde gerçekleşen her askeri darbenin asıl sebebi, Türkiye’nin bağımsız siyasetler geliştirecek güce erişmesini engellemektir. Bu sebeple ulusal takımlar ne vakit Türkiye’yi ilerleme istikametine soksa bu atakları kendileri için tehdit gören odaklar harekete geçer. Darbecilerin teşebbüslerine münasebet olarak ilan ettikleri her şey, dışardan tezgahlanan bu suikastların bahaneleridir.” dedi.

Şentop, 27 Mayıs ile başlayıp 15 Temmuz’a kadar uzanan bütün anti-demokratik müdahalelerin, milletin refahı ve özgürlüğü aleyhine sonuç verdiğini, her darbeden sonra Türkiye hücumlara daha açık ve yabancı güçlere daha fazla bağımlı bir hale geldiğini söz etti.

“TÜRKİYE’YE SUİKAST MANASI TAŞIR”

15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün bastırılması ve devlete sızan kökü dışarıda ögelerin temizlenmesi ile Türkiye’nin gerisi gerisine ataklar yaptığını, gerçek yüzleri artık bilinen FETÖ ögelerinden temizlenmenin Türkiye’yi rahatlattığını vurgulayan Şentop, “Türkiye’nin isimli, askeri ve mülki bürokrasisine sızmış FETÖ aparatı yerinden söküldükçe Türkiye ulusal amaçlarına hakikat daha emin ve kararlı adımlar atmaya başlamıştır. Gayrimilli bir akla dayanan 15 Temmuz darbe teşebbüsü bastırıldıktan sonra Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği terörle gayret operasyonları, sonlarımız içindeki terör ögelerini bitme noktasına getiren kararlı gayret, Doğu Akdeniz ve Libya’da yürütülen ulusal siyasetler, 15 Temmuz sonrasında FETÖ’ye karşı yürütülen gayretin ne kadar gerekli ve hayati olduğunun ispatıdır.” dedi.

FETÖ ile gayretin, bundan sonra da sadece FETÖ’ye karşı değil, bütün terör örgütlerine ve Türkiye düşmanı yapılara karşı artan bir kararlılıkla sürdürüleceğini söyleyen Şentop, şöyle konuştu:

“Bu çabayı zayıflatmak, itibarsızlaştırmak ve hafifletmek, esasen Türkiye’ye suikast manası taşır. Türkiye’deki darbecilerin ve destekçilerinin ayırt edici vasfı, hiçbir bakımdan ulusal olmamalarıdır. Bu kimseler ve bölümler, ayağı Türkiye’ye basan, işleyişi ve istikameti Türkiye’ye ayarlı bir siyaset şeklini hep reddederler. Gayrimilli oldukları, bir ihanet tezgahının modülü haline geldikleri anlaşılmasın diye de ulusal siyaset güdenleri maceracılıkla, dünyadan kopmakla itham ederler. Şunu bir sefer daha ve sarahaten beyan edelim ki Türkiye dünyanın bütün devletleriyle her sorunda müzakere yürütecek; karşılaştığı zorlukları kendi iradesi doğrultusunda çözecek güce, özgüvene ve müktesebata sahiptir.

Lakin Türkiye’nin ve milletimizin hayrına olacak her faaliyetin ve atılımın mebdei, merkezi ve sonuncu gayesi sırf Türkiye olmaya mecburdur. Siyaseten güçlenmek, icra mevkiine yükselmek ve iktidara ulaşmak için yabancı güçlerin planlarına tabi olmak, onlardan alınacak icazete dayanmak, milletimizin malik olduğu kudreti ve devletimizin dünyadaki pozisyonunu kavramaktan aciz olan gafillere has bir davranıştır. İşte bu sebeple 15 Temmuz darbe teşebbüsünün failleri ve o hain darbe teşebbüsü hakkında takınılacak hal, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak ve bu ihaneti apaçık teşhir edecek bir mutlaklıkta olmalıdır.”

“15 TEMMUZ DARBE TEŞEBBÜSÜ DIŞ TAKVİYELİ BİR İŞGAL HAREKETİ”

Şentop, “15 Temmuz siyasi bir tartışma başlığı değil, milletimizin varlık yokluk çabasıdır. Kalbi ve zihni Türkiye’den yana olan, kafi ölçüde izana sahip herkesin teslim ve tespit edeceği hakikat şudur ki bu darbe teşebbüsü Türkiye’ye yönelik dış dayanaklı bir işgal hareketidir. Şükür ki kararlı bir liderlikle ve milletimizin destansı direnişiyle mağlup edilmiştir.” dedi.

Şentop, şunları kaydetti:

“15 Temmuz darbe teşebbüsüne karşı basiretli ve mert liderliğiyle milletimizi ve ülkemizi o karanlıktan çıkaran Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımızı sunuyorum. O gece bu ulu ve Gazi Meclis’in şanına yakışır bir dirayetle ve hamasetle burayı terk etmeyen, vilayetlerinde milletle el ele darbeye direnen bütün milletvekili arkadaşlarıma; darbeye açıkça karşı durarak Türkiye’den yana tutum alan siyasi partilerimizin değerli başkanlarına teşekkürlerimizi arz ediyorum. O gece, Türkiye’yi, iradesini ve istikbalini korumak için uğraş ederken yaralanan gazilerimizi minnetle ve iyi ömür temennisiyle selamlıyorum. Ve hain darbe teşebbüsüne karşı vücutlarını siper, canlarını feda eden ve şehadete yükselen bütün vatan evlatlarını gıptayla, şükranla ve rahmetle anıyorum.”

MERASİMDEN NOTLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı makam aracından inişinde TBMM Lideri Mustafa Şentop karşıladı. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Onur Kıtasını selamlayan Erdoğan, daha sonra merasim alanına geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Lideri Şentop, 15 Temmuz 2016 gecesi, Meclis bahçesindeki bombanın atıldığı alana kırmızı karanfil bıraktı. Erdoğan, daha sonra merasime katılanları ve basın mensuplarını selamladı.

Hürmet duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan merasimde, TBMM Mescidi İmam Hatibi Kurra Hafız Mehmet Göregen Kur’an-ı Kerim okudu. Daha sonra TBMM Mescidi İmam Hatibi Ahmet Yedekçi tarafından dua edildi.

Merasime şehit yakınları ve gaziler ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, AK Parti Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ile Numan Kurtulmuş, Anayasa Mahkemesi Lideri Zühtü Arslan, Yargıtay Lideri Mehmet Akarca, Danıştay Lideri Zeki Yiğit, Sayıştay Lideri Metin Yener, TBMM Başkanvekilleri Celal Adan, Süreyya Sadi Bilgiç ile Nimetullah Erdoğmuş, BBP Genel Lideri Mustafa Destici, AK Parti TBMM Küme Lideri Naci Bostancı, UYGUN Parti TBMM Küme Lideri İsmail Tatlıoğlu, İrtibat Lideri Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve milletvekilleri katıldı.

Merasimde, TBMM’nin konuğu olarak KKTC Cumhuriyet Meclisi Hukuk, Siyasi İşler, Dış Alakalar Komitesi ile Azerbaycan Ulusal Meclisi Dışişleri ve ParlamentolarArası Bağlantılar Komitesi heyeti de yer aldı.

Merasim alanı, Kovid-19 salgını nedeniyle fizikî uzaklık dikkate alınarak düzenlendi.

Türk bayraklarıyla donatılan merasim alanının etrafına FETÖ’nün 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Meclis’te yaşananları yansıtan görseller asıldı.